Reform Partisi: İngiltere siyasetinde yükselen güç

İngiliz siyasetinde son yılların en çarpıcı gelişmelerinden biri, Reform Partisi’nin yükselişi.

Reform Partisi; sistem karşıtı söylemleri, popülist yaklaşımları, özellikle göç ve Avrupa Birliği’yle (AB) ilişkiler konularındaki sert tavırlarıyla ülkede siyasi dengeleri yeniden şekillendiriyor.

Partinin lideri Nigel Farage, İngiltere‘nin Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılma kararı aldığı 2016’daki referandumda, daha sonra İngiltere Başbakanı da seçilecek Boris Johnson ile birlikte Brexit kampanyasında en çok dikkat çeken isimdi.

Farage, İngiltere’nin resmen AB’den ayrılmasından bir yıl önce 2019’da Brexit Partisi’ni kurdu.

Parti, Brexit sürecinin tamamlanmasının ardından 2021’de Reform Partisi adını aldı.

Reform Partisi, 2024’te yapılan son genel seçimde yüzde 14 oy aldı ancak dar bölge seçim sistemi nedeniyle yalnızca beş milletvekili çıkardı.

Yorumculara göre 2010’dan itibaren 14 yıl ülkeyi yöneten Muhafazakar Parti’nin iktidarda yıpranması ve geçen yıl iktidara gelen İşçi Partisi’nin henüz bekleneni verememiş görünmesi Reform Partisi’ne yaradı.

İngiltere’de birçok seçmen, ana akım partilerin hayal kırıklığı yarattığı hissine sahip.

Reform Partisi ise sosyal medyayı etkili kullanarak özellikle genç erkek seçmenlere ulaşmayı başarmışa benziyor.

Kürtaj karşıtı görüşleri benimsemekle suçlanan parti, sık sık “vatanseverlik” mesajları vererek bazı “kültürel kaygılara” ve “ulusal gurura” hitap ediyor.

Sloganı, hedefi, vaatleri

Reform Partisi’nin sloganı, “Ülke bozuldu ve reforma ihtiyacı var.”

Parti temel hedefini ise “sistemi baştan aşağı yeniden kurmak” olarak tarif ediyor.

İktidara gelmesi halinde; “devleti küçülteceğini”, “bürokrasiyi azaltacağını”, “vatandaşlara daha fazla özgürlük vereceğini” savunuyor.

Bazı vaatleri ise şöyle:

Reform Partisi’nin göçmenlere yönelik harcamaların azaltılması ile 234 milyar Sterlin tasarruf edileceğini iddia etmesi ve NHS’in göçmen çalışanlara bağımlı hale geldiğini savunması, İngiltere’de birçok kesim tarafından eleştiriliyor.

Partiye eleştiriler ve Trump-Farage dostluğu

Reform Partisi seçim kampanyaları sırasında birçok iddiada bulundu.

İddialarının bazıları çeşitli gazeteciler, analistler ve denetim kuruluşları tarafından sıkça sorgulandı ve “yanıltıcı” olarak nitelendirildi.

Bu iddialardan bazıları; iktidardaki İşçi Partisi’nin göç konusunu görmezden geldiği, İngiltere’de suç oranının rekor düzeyde olduğu ve vergi indirimlerinin en çok yoksullara yardımcı olacağı.

Partinin sosyal medya kullanımı da İngiltere’de hem içerik hem de yöntem açısından ciddi eleştiriler aldı.

Reform Partisi zaman zaman telif hakkı ihlalleri, bazı adaylarının göçmen karşıtı paylaşımları, sosyal medyada sürekli gündemde kalmayı hedefleyen viral içerik stratejileri nedeniyle tepki çekti.

Reform Partisi’nin siyasi taktikleri, özellikle iletişim biçimi ve destekçilerini seferber etme açısından ABD Başkanı Donald Trump’ınkilere benzetiliyor.

Buna popülist söylem, “kültür savaşları” vurgusu, agresif medya stratejisi ve geleneksel medya yerine doğrudan seçmenle etkileşim kurma çabası gibi unsurlar örnek gösteriliyor.

Donald Trump ve Nigel Farage’ın çok iyi arkadaş olduklarını da hatırlatalım.

Farage, Trump’a seçim kampanyalarında açıkça destek vermiş, hatta ABD’deki mitinglerine katılmıştı. Trump da Farage için “Harika bir adam” demişti.

‘Süresiz oturum hakkı kaldırılsın’ çıkışı

Mayıs ayında yapılan son yerel seçimler, Reform Partisi için dönüm noktasıydı.

Reform ülke genelinde büyük bir başarı elde ederek yüzde 30 oyla birinci parti oldu ve 700’e yakın belediye meclisi üyeliği kazandı.

Reform Partisi’nin son dönemdeki en önemli çıkışlarından biri, süresiz oturum hakkının kaldırılmasını önermesi oldu.

Bu, İngiltere’de oturum süresi dolan veya bu süreyi uzatma hakkı kazanamayan kişilerin de sınır dışı edilebileceği anlamına geleceği için tepki çekti.

İngiltere Başbakanı ve İşçi Partisi Genel Başkanı Keir Starmer ile bazı sendika liderleri öneriyi “ırkçı” ve “ahlak dışı” olarak nitelendirdi.

Reform Partisi ve lideri Nigel Farage ise “ırkçılık” suçlamalarını açıkça reddetti.

Başbakan Starmer’a tepki gösteren Farage, “Bu tür ifadeler radikal solun cesaretini artırır ve kampanya yürüten arkadaşlarımızın güvenliğini doğrudan tehdit eder” dedi.

Farage, Starmer’ın açıklamalarını “utanç verici” ve “çirkin” bulduklarını, partilerine oy veren milyonlarca seçmenin bu şekilde yaftalanmasının “siyasette çok düşük bir seviye” olduğunu söyledi.

Reform Partisi’ni eleştirenler ise partinin söylemlerinin 1970’lerdeki National Front (Ulusal Cephe) söylemini yeniden canlandırdığını ve toplumu kutuplaştırdığını savunuyor.

Ancak Reform’un yükselişinin, toplumsal bölünmeleri derinleştirdiğini ve İngiliz siyasetinde radikal değişim arzusunun arttığını söyleyenlerin sayısı da hiç de az değil.

Reform Partisi’nin çıkışının ardından, İşçi Partisi geçtiğimiz günlerde süresiz oturum hakkıyla ilgili önemli değişiklikleri kamuoyuna duyurdu.

Bu kapsamda hem başvuru süresinin beş yıldan 10 yıla çıkarılacağı, hem de başvuru için ek şartlar getirileceği açıklandı.

Yeni koşullar arasında yüksek düzeyde İngilizce bilgisi, temiz sabıka kaydı ve topluma gönüllü katkı da var.

‘Katıldığım en etkileyici parti konferansıydı’

Reform Partisi’nin geçen ay Birmingham’da düzenlenen parti konferansını izleyen BBC Politika Editörü Chris Mason, “Bugüne kadar katıldığım en etkileyici parti konferansıydı” yorumunu yaptı.

Mason “Reform Konferansı, partinin büyüyen siyasi hedeflerini bugüne kadar hiç olmadığı kadar net biçimde ortaya koydu” dedi.

İngiltere’nin en saygın siyaset bilimcilerinden ve kamuoyu araştırmaları uzmanlarından Sir John Curtice de geçen say BBC’de yayımlanan analizinde, “Reform’un Brexit oylarını ele geçirmesi seçimi kazanmak için yeterli olabilir” dedi.

Curtice, “Brexit’in artık siyasette önemsiz olduğunu düşünmeyin. Tam tersine, hâlâ temel bir fay hattı” diye yazdı.

‘Reform Partisi boşluğu dolduruyor’

Curtice’e göre Muhafazakar Parti artık ne AB yanlısı ne de AB karşıtı seçmenleri temsil edebiliyor, bu boşluğu da Reform Partisi dolduruyor.

İngiltere’de İşçi Partisi geçen yıl iktidara geldi ve bir sonraki genel seçim en geç 2029’da yapılacak.

İngiltere’de yapılan son kamuoyu araştırmaları Reform Partisi’ni en az yüzde 26 oyla birinci sırada gösteriyor.

Reform Partisi mevcut yükselişini sürdürebilir mi, oy oranını parlamentoya yansıtabilir mi, iktidara gelebilir mi bilinmez ama kamuoyunda etkisinin şimdiden hissedildiği kesin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir