CHP’li Taşçıer: 2002’de emekli ikramiyesiyle ev alan memur, bugün 42 metrekarelik bir evin 9,5 metrekaresine sahip olabiliyor
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Emek Büroları Koordinatörü Gamze Taşcıer, memur emeklileri ve sabit gelirlilerin alım gücüne yönelik rapor hazırladı. Rapora göre, 2002’de emekli olan bir memur, ikramiyesiyle 660 adet çeyrek altın alınabiliyorken, bugün aynı statüdeki bir memur, ikramiyesiyle sadece 133 çeyrek altın alabiliyor. Raporda, 2002’de emekli ikramiyesiyle 100 metrekare ev alan bir memurun bugün ancak 42 metrekarelik bir evin 9,5 metrekaresine sahip olabildiği yer aldı.
CHP Emek Büroları’nın çalışması, memur emeklileri ve sabit gelirlilerin alım gücüne yönelik tabloyu ortaya koydu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer koordinatörlüğünde gerçekleştirilen “AKP İktidarında Sosyal Kırım” başlıklı raporda, alım gücünün yıllar içerisinde nasıl değiştiğine yönelik araştırmalar yer aldı.
Gayrimenkul sertifikasının da fiyaskoyla sonuçlandığını ifade eden Taşcıer, %11,85 değer kaybeden sertifikalarla dar gelirlilerin hem enflasyona ezdirildiğini hem de fonlarla dolandırılarak tüketildiğini belirtti. Ev sahibi olmak isteyen bir sabit gelirlinin 5.113 gün boyunca hiçbir harcama yapmadan yaşamak zorunda olduğunu ifade eden Taşcıer, “Bu sistemin adı sosyal kıyımdır” dedi.
Taşçıer, raporla ilgili olarak şu bilgileri paylaştı:
“2002’de düz lise mezunu olup, kamuda 25 yıl çalışmış ve 3’üncü derecenin 1’inci kademesinden emekli olan bir devlet memuru 18.082,33 lira emekli ikramiyesi alıyordu. Bu ikramiye ile 660 adet çeyrek altın alınıyordu. Aynı statüdeki devlet memuru bugün emekli olduğunda 974.109,68 lira ikramiye almaya hak kazanıyor. Emekli olan memur eline geçen ikramiye ile sadece 133 çeyrek altın alınabiliyor. Bu veriler, AKP iktidarının 23 yılda 527 adet çeyrek altını memurun cebinden aldığını gösteriyor.
“Memur emeklisi 42 metrekarelik bir evin ancak tuvaletini satın alabilmekte”
2002’de bir memur emeklisi, ikramiyesi ile İstanbul Başakşehir’de 10 bin liraya 100 metrekare daire alabiliyordu. Aynı memur bugün emekli ikramiyesiyle AKP iktidarının büyük müjde olarak duyurduğu Gayrimenkul Sertifikası ile satışa sunulan ve şu an değeri 4.237.472 lira olan Damlakent Konut projesinde net kullanım alanı 42 metrekare olan 1+1 dairenin yalnızca 9,5 metrekaresini satın alabilmektedir. Bir başka ifadeyle 2002’de ikramiyesiyle ev ve yazlık sahibi olabilen bir memur emeklisi, 2025’te bırakın ev sahibi olmayı, 42 metrekarelik bir evin ancak tuvaletini satın alabilmektedir!
Bugün Türkiye’de sabit gelirlilerin karşı karşıya kaldığı tablo, iktidarın emekçilere nasıl hayal sattığını gözler önüne seriyor. Ülkemizde ortalama ücret 40.699 liradır. Beyaz yakalı bir çalışan yemeden içmeden tüm geliri ile sertifika alsa ancak 10 yıl sonunda 1+1 ev sahibi olabilecektir. Ortalama memur maaşı ile 7 yılda, en düşük emekli aylığı ile 23 yılda, ortalama memur emeklisi aylığı ile de yaklaşık 15 yılda bir ev sahibi olmak mümkün olacaktır.
Tüm bu gelir düzeylerinin ortalaması alındığında Türkiye’de ev sahibi olmak isteyen bir sabit gelirlinin 5.113 gün yani 14 yıl boyunca yeme, içme, sağlık, eğitim, barınma, ısınma ve ulaşım harcaması yapmadan yaşamak zorunda olduğunu ortaya koymaktadır. İnsan ömründen ortalama 14 yılı sadece “barınma”ya ipotek eden bu düzen, adı konmamış bir köleliktir.
“Hayalflasyonla ezen AKP iktidarı fonflasyonla tüketmekte”
Gayrimenkul sertifikası adı altında sabit ve dar gelirlilere ev değil, ömür boyu sürecek bir hayal satmaya çalışan AKP iktidarı, emeğiyle yaşayanları umut tüccarlığı yaparak dolandırıyor. Zira kamuoyuna kârlı bir yatırım aracı gibi sunulan gayrimenkul sertifikasının, daha bir ayını doldurmadan %11,85 değer kaybettiği görülüyor. Somut veriler, gayrimenkul sertifikası aldatmacasının nasıl bir yıkıma dönüştüğünü net biçimde gösteriyor.
Bir örnek vermek gerekirse, kâğıt üzerinde 22.105 lira geliri olan asgari ücretlinin bugün gerçek alım gücü 4.215 liraya ulaşan enflasyon kaybı nedeniyle 17.890 liradır. 17.890 TL ile 2.356 sertifika alınabilmektedir. Bu sertifikaların bugünkü değeri de borsada yaşanan %11,85’lik değer kaybı sonrasında 15.769 TL’dir. AKP’ye inanıp, sertifika alan asgari ücretlinin daha bir ay dolmadan 2.121 lira zarar ettiği görülmektedir. Emekçinin alın terini önce hayalflasyonla ezen AKP iktidarı, iktisat literatürüne adını kara harflerle yazdırdığı fonflasyonla tüketmektedir. Bir seferde emekçinin 6.336 lirasını buharlaştırmanın adı olsa olsa “çifte soygun”dur.
“İdeolojik bir tasfiye politikası yürütülmektedir”
AKP’nin yarattığı bu tahribat, emekçinin alın terine, yıllar süren hizmetine ve yaşam mücadelesine dönük sistematik bir değersizleştirme politikasıdır. Mesele, ikramiyenin TL karşılığı değil; iktidarın, emeğe biçtiği değerdir. Memura, işçiye, ücretliye ve emekliye karşı ideolojik bir tasfiye politikası yürütülmektedir. Bu sistemin adı sosyal kıyımdır.”